‘Kullandığım programı değil okuduğum kitabı sorun’
Yapı sektörünün bilgi merkezi Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından düzenlenen, Türkiye ekonomisinin lokomotifi inşaat sektörünün yapı taşı “konut”u, tüm boyutlarıyla ele alan ve bu yıl “Önemli olan büyüklük mü?” sorusuna yanıt arayan 5. Konut Konferansı dünyaca ünlü mimar ve konuşmacılara ev sahipliği yaptı.
Çağdaş mimarlığın öncülerinden ünlü İtalyan Mimar Massimiliano Fuksas, gençlere “Mimarlık sadece biçim değildir; konsept ve daha birçok şeyle ilgilidir. Bana hangi programı kullandığım yerine, en son hangi filmi izlediğimi ya da hangi kitabı okuduğumu sorun” dedi. Diller Scofidio + Renfro’nun ortağı Charles Renfro da Amerika, Brezilya, Çin gibi dünyanın farklı bölgelerinde insan odaklı tasarımlar yaparak kentin çöküntü alanlarını ya da “korkunç” sanayi bölgelerini yaşanabilir alanlara dönüştürmeye çalıştıklarını anlattı. ETH Zürih Mimarlık ve Kentsel Tasarım Bölüm Başkanı Urban-Think Tank kurucu ortağı Prof. Alfredo Brillembourg ise kentleşme modelinin toplumsal adaleti sağlaması gerektiğini söyledi.
Yapı sektörünün bilgi merkezi Yapı-Endüstri Merkezi tarafından bu yıl 25 Kasım’da 5. kez gerçekleştirilen Konut Konferansı, Türkiye’de yapı, gayrimenkul, inşaat, tasarım ve mimarlık alanlarının önde gelen temsilcilerini buluşturdu. Dünyaca ünlü konuşmacı ve uzmanların AKG Gazbeton ve Çuhadaroğlu ana sponsorluğunda, Canon sponsorluğunda ve GYODER, İNDER, Piemonte Agency ve ULI Türkiye işbirliğinde bir araya getirildiği konferansta, tasarım, finansman, geliştirme, planlama, ve mevzuat başta olmak üzere birçok konu gündeme taşındı. Konut Konferansı ile ilgili yapi.com.tr’de yayımlanan habere göre, çağdaş mimarlığın öncülerinden Massimiliano Fuksas, görsel ve performans sanatları ile mimarlık etkileşiminde disiplinerarası tasarım sunan Diller Scofidio + Renfro ortağı Charles Renfro ve kıtalararası araştırmacı ödüllü tasarım ofisi Urban-Think Tank kurucularından Alfredo Brillembourg’un katıldığı Konut Konferansı 2014’te, Türkiye’nin konut sektörüne ilişkin güncel konuları da masaya yatırıldı.
Fuksas: “Kullandığım programı değil, izlediğim filmi, okuduğum kitabı sorun”
Konut Konferansı 2014’ün merakla beklenen konuşmacılarından Massimiliano Fuksas; Roma, Paris ve Shenzen’de faaliyet gösteren Studio Fuksas çatısı altında gerçekleştirilen projelerden örnekler sundu. Fuksas’ın, genç meslektaşının teknolojik gelişmelerle ilgili sorusuna yanıtı ise; “3D yazıcı devrim değil, devrim sizsiniz!” oldu. Sunumun ardından soruları yanıtlayan Massimiliano Fuksas, kendisine yöneltilen ilk sorunun sahibi genç meslektaşını sahneye davet ederek, keyifli bir söyleşi ortamı yarattı. Fuksas’ın mimarlık dünyasındaki teknolojik gelişmeler, 3D yazıcılar, yazılımlar, parametrik tasarım gibi ile ilgili soruya yanıtı şöyle oldu:
“Mimarlık sadece biçim değildir; konsept ve daha birçok şeyle ilgilidir. Bilgisayar programlarına gelince, örneğin 2003 yılında hazırladığımız Milano Ticaret Fuarı yapısı, Rhino ile yapılmış basit bir projedir. Bana hangi programı kullandığım yerine, en son hangi filmi izlediğimi ya da hangi kitabı okuduğumu sorun. Bilgisayar da kalem gibi bir araç. Programlar ise bir illüzyon. Örneğin Shenzen Havaalanı’nda işe kağıtla ve maketle başlamıştık. Zaten Studio Fuksas’ta çizimden çok maket yaparız. Çizim ve 3D görselleştirme birlikte gider. Kendi ellerinizle bir şey yaptıktan sonra bunlar çok önemsiz geliyor.”
Kroger Feedback Survey a way to win Free Kroger Digital Coupons
Renfro: “İnsan odaklı yaklaşım önemli”
Diller Scofidio + Renfro’nun ortağı, New York’un ünlü dönüşüm projesi High Line’ın tasarımcısı Charles Renfro, konuşmacı olduğu Konut Konferansı’nda tasarımın kent, peyzaj, iç mekan, ürün ve sergileme gibi bütün dallarını bir araya getiren medya merkezli çalışmalarını örneklendirdiği bir sunum gerçekleştirdi. Charles Renfro, çalışmalarından farklı ve çarpıcı örneklerle renklendirdiği konuşmasında, sanat uygulamalarındaki farklı ölçeklerden bahsetti. Renfro, tasarımlarında kamusal alana odaklandıklarını ifade ederek, insan odaklı yaklaşımın kendileri için önemli olduğunu belirtti. Rio de Janeiro’da, Kopakabana sahilinde “Görüntü ve Ses Müzesi” tasarımından bahseden Renfro, Müzenin bölgede yaşayan sanatçıların eserlerine ev sahipliği yaptığını söyledi. Binanın tasarımının bölgeye özgü olması gerektiğini belirten Renfro, müzenin, eserlerin önüne geçmesini istemediklerini, bu nedenle müzenin önüne silindir tüp yerleştirdiklerini, insanların yukarı çıktıkça manzaraya bakış açılarının değiştiğini anlattı. Renfro, manzaranın müzenin bir parçası haline geldiğini belirtti.
Renfro, Çin’de Dongua bölgesinde bulunan tasarladıkları yaşa-çalış kampüsünden bahsetti. Renfro, batılıların Çin’deki çalışma koşulları hakkında kafa yormadıklarını belirterek, bu proje ile bunları düşünmenin kendisi için bir sınav olduğunu kaydetti. Renfro, bölgenin korkunç bir sanayi bölgesi olduğunun altını çizerek, alanın yüzde 40’nın inşa edildiğini, yüzde 40’ının ise yeşil olduğunu belirtti. Fabrikanın doğasını değiştirdiklerini, tasarımları ile burada farklı alanlarda çalışan herkesi birleştirmeyi hedeflediklerini dile getiren Renfro, alana okul, sinema, restoran gibi bölümlerin de eklendiğini anlattı. Renfro, “Fiziksel olarak bütün fikirleri bir araya getirdik, adeta ördük. İnce ince parçalar bir araya geldi. Bunları bağlarken de 7 tane bahçe alanı oluşturduk. Artık orada çalışanların kampüste yapacakları çok şey var” dedi.
ABD’de bulunan Lewittown’da yaptıkları “açık ev” projesini de anlatan Renfro, projeye başlamadan önce Lewittown’un çöküntü sürecine giren bir şehir haline geldiğini söyledi. Renfro, burayı tasarlarken “ideal banliyö” yaratma amacında olduklarını vurgulayarak, “açık ev”in geleceğe yönelik yeni bir ev düzenlemesi ve yasal değişiklik önerileri ile sunulan bir konseptte olduğunu kaydetti. Açık ev projesi ile gösterişli olmayan bir dönüşümün olabileceğine dikkatleri çekmek istediklerini ifade eden Renfro, çoğu işsiz olan burada yaşayan insanlarla kendi yeteneklerini ortaya çıkarma ve bunları metalaştırma olanağı bulduklarını belirtti. Renfro, “Lewittowm’u bir favellaya dönüştürmeye amaçladık. Bir yeri, yer yapan bütün özellikleri içinde barındırmak istedik” dedi.
Prof. Brillembourg: “Toplumsal adaleti sağlayacak bir kentleşme modeli geliştirilmeli”
Konut Konferansı’nda ‘Gelişen Kentlerde Büyümeyi Okumak’ başlıklı oturuma konuşmacı olarak katılan dünyaca ünlü mimarlardan, Urban Think Tank (U-TT) kurucu ortağı, ETH Zürih Mimarlık ve Kentsel Tasarım Bölüm Başkanı Prof. Alfredo Brillembourg ise yaptığı “Ortak Zemin İnşa Etmek: Gelişmekte Olan Güney Ülkelerinde Hibrit Konut” başlıklı sunumunda, kentsel yoksulluk sorununa çözüm üreten demokratik kentler inşa etmenin ipuçlarını paylaştı. “Bugün yıldız mimarları ve ürettikleri projeleri anlatmayacağım; kentler inşa edilirken konuşmanın dışına itilen dünyanın %99’luk kesiminden bahsedeceğim” diyerek sözlerine başlayan Alfredo Brillembourg ise Urban Think Tank çatısı altında gerçekleştirdikleri Vertical Gymnasium (Caracas), Fava School (Caracas), Grotão Community Center (Sao Paolo), Metro Cable (Caracas) gibi, kamusal alan yaratarak yoksulların kentle iletişime geçmesini sağlayan projelerden örnekler sundu.
Zürih merkezli Urban Think Tank mimarlık ve kentsel tasarım ofisinde, kenti bir laboratuar olarak ele alan projeler ürettiklerine dikkat çeken Brillembourg toplumsal adaleti sağlayacak kentleşme modeli üzerine düşüncelerini paylaştı. Kentlerin zaman içinde yavaş yavaş inşa edildiğine, bugün pek çok Avrupa kentinde geriye kalan tarihi dokuların da bu yöntemle inşa edilmiş Ortaçağ kentlerinden parçalar olduğuna dikkat çeken Brillembourg, “elde edilebilecek en iyi mimarlık budur” diyerek, günümüzdeki hızlı inşa sürecini eleştirdi. Önümüzdeki yıllarda dünya nüfusunun 7 milyardan 9 milyara ulaşacağı öngörüsünü hatırlatan Brillembourg, bu artışla birlikte kentsel yoksulluk alanlarının büyük kısmının, şu anda da en yoksul kesimi barındıran Güney yarıkürede yer alacağını söyledi. Caracas, Rio de Janeiro, Bogota, Buenos Aires, Mexico City gibi Güney yarıküredeki gelişmekte olan kentlerinden hibrit konut örnekleri sunan Brillembourg, “İnsanlara yaratıcılıklarını kullanmaları için fırsat vermeli ve kendi kentlerini inşa etmelerini sağlamalıyız. Kentin doğal bir şekilde büyüyebilmesi için bu yönde bir konut tipolojisine ihtiyaç var” dedi.
YAPI Dergisi’nden Konut Konferansı’na Özel Seçki
41 yıldır kesintisiz yayımlanarak mimarlık kültürünü belgeleyen ‘mimarlık, tasarım, kültür ve sanat’ dergisi YAPI, Konut Konferansı 2014’e özel seçkisi ile farklı büyüklükte konut tiplerini kentle kurduğu ilişki ve farklı geliştirme modelleri üzerinden mercek altına aldı. Günün son oturumu olan ve moderatörlüğünü YAPI Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yasemin Keskin Enginöz’ün yürüttüğü ‘YAPI Dergisi Özel Seçkisi’ bölümünde Alessio Studio Kurucu Direktörü Lorena Alessio, Torino Olimpiyat Köyü’nün konut alanına dönüşümüne ilişkin süreci anlatırken; Çinici Mimarlık Ortağı Can Çinici, kent merkezinde tasarladığı mikro ölçekteki loft konutları ‘büyüklük’ kavramının farklı yönlerinden ele aldı. Bingöl Barka Mimarlık Kurucu Ortağı Yrd. Doç. Dr. Özgür Bingöl ise TOKİ’nin açtığı yarışmayı kazanarak imara yeni açılan Kayabaşı bölgesinde yaşama geçirdikleri ‘yoğun’ kullanımdaki sosyal konut proje deneyimini kent ölçeğinde büyüklük, yoğunluk gibi kavramlar üzerinden değerlendirdi.