Gün geçtikçe kafe ve restoranlardaki sayı hızla artıyor. Bir yandan franchise ile hızla büyüyen şirketler, öte yandan sektöre yeni katılan onlarca yeni kafe ve restoranlar…
Bu hızlı artış zamanda orantılı büyümeyi de zorunlu koşuyor. Aksi taktirde her kaybedilen müşteri, sektöre yeni katılan rakiplerle kaptırılmak demek.
Sektördeki bu büyüme kafe ve restoran zincirleri ki buna içecek olarak (kahve, meyve suyu vb.) servis yapan tüm mekanlar da dahil; diğerlerinden farklı olmayı, ortaya farklılık koymayı zorunlu koşuyor.
Peki bu en büyük farklılık ne?
Birçok dünyaca ünlü ve yeni girişim mekanları incelediğimizde; en büyük farklılığı tasarımın ortaya koyduğunu ve müşteri kazanmada en önemli etkenlerden birinin tasarım olduğu ortaya çıkıyor. Bu konuda en önemli ve enteresan yiyecek firmalarından biri de McDonalds. Enteresan çünkü hali hazırda izlediği yemek politikası ile her halükarda büyük bir müşteri portföyü var. Böyle bir yeniliğe en son ihtiyaç duyacak firmalardan biri olmasına rağmen McDonalds bile konseptinde yeniliğe gitti.
Öte yandan Starbucks gibi diğer firmalar da konsept tasarım anlayışına yenilik katma zorunluluğu hissediyor. Zira türeyen küçük rakipler aslında izlediği tasarımlarla büyük bir kitleyi cezbediyor. Özellikle Türkiye’de insanların yeni lezzetler keşfetme yönünden büyük işletmelerden ziyade ismi çok duyulmamış, konsept anlayışı farklı mekanları tercih etmesi büyük işletmelere yenilenme zorunluluğunu ortaya koyuyor. Bu yeniliğe konsept tasarım arayışları ile Starbucks da bir adım atmış görünüyor.
Dünya çapında yenilenmeye başlayan ve tasarım anlayışını güncellemeye başlayan firmalar tüm ülkelerde tasarım anlayışına farklı bir boyut katıyor. Elbette ki Türkiye yeme içme sektöründe önemli domino taşlardan bir tanesi. Yani Türkiye’de de tüm firmalar tasarım anlayışını güncellemek zorunda… (Dipnot olarak McDonalds gibi birçok firma konseptlerini Türkiye’de çoktan yenilediler bile…)
Starbucks, Roberts Coffee, Lavazza gibi içecek sektöründeki büyük firmaların da özellikle Türkiye’de konsept anlayışlarına büyük bir yenilik getirmesi bekleniyor. Zira yeni rakipleri, konsept ve imaj açısından büyük firmaların müşterilerini kazanmaya başladı bile.
Buna örnek olarak Kadıköy’de doğan Walter’s Coffee Roastery‘ı örnek göstermek yanlış olmayacaktır:
Mekanın imajı kadar, orta alanda oluşturulan ilginç fotoğraf çekilme alanı mekanı diğerlerinden gerçek manada farklı kılıyor. Üstünüze giydiğiniz tulumlar ile fotoğraf çekip eğlencenizi sosyal medyada paylaşabiliyorsunuz.
Diğer bir örnek ise Twins Coffee Roasters:
Oluşturduğu sosyal etkileşim alanları ile imajı ile hatta çalıştırdığı yabancılar ile kendisine farklı bir imaj kattı. Tasarım anlamındaki mekan kurgusu ise ilgi çekici. Dışarısı ile etkileşime çok önem veren mekanda her yer (ayakta bile kalsanız) içecek alan algısı uyandırıyor.
Daha birçok örnek vermek mümkün fakat yeni açılan bir mekanı da bu örnekler arasına katmak istiyoruz; EspressoLab:
Tüm veriler incelendiğinde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tasarım, pazarlama için vazgeçilmez bir algı kuvvetine sahip. Tasarımın cezbedici gücü müşteriler için ilgi odağı olma konusunda büyük bir avantaj sağlıyor.