Hubble Uzay Teleskobu ve Curiosity gibi uzay araçları tarafından çekilen görüntüler, evrenin uzak köşelerindeki muhteşem manzaraların insanlar tarafından görülmesini mümkün hale getiriyor. Ancak tüm dünyada milyonlarca insanı evrenin büyülü yapısına hayran bırakan bu görüntüler, ilk çekildikleri halleriyle bize ulaşmıyor. NASA ve ESA gibi uzay ajansları tarafından yayınlanan görüntüler, karedeki gök cisimlerini gerçeğe en yakın şekilde yansıtabilmek için hummalı bir Photoshop sürecinden geçiriliyor.
Adobe tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir makale, NASA’nın elde ettiği uzay görüntülerini yayınlamadan önce nasıl bir süreçten geçirdiğini ortaya çıkardı. Uzay araçları ve uzay teleskopları tarafından elde edilen görüntüleri gerçeğe uygun şekilde düzenlemek için grafik tasarımı ve Photoshop konusunda uzman olmak yetmiyor. Bu görüntüleri doğru şekilde yorumlayıp düzenleyecek kişinin, aynı zamanda gökbilimi konusunda da son derece bilgili olması gerekiyor.
NASA’nın elde ettiği görüntüleri düzenlemesi için yöneldiği isimlerin başında, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) gökbilimcisi Robert Hunt geliyor. Caltech’in kampüsünde yer alan NASA Kızılötesi İşleme ve Analiz Merkezi’nde görevli olan Hunt, bugüne kadar NASA tarafından yayınlanan birçok görüntünün Photoshop sürecinden sorumlu. Uzay araçları tarafından elde edilen verileri işleyen Hunt, bu verilerden yola çıkarak, insan gözüyle görülemeyen kızılötesi renkleri aslına en uygun şekilde yeniden renklendiriyor.
Hunt daha sonra astronomi konusundaki bilgilerini kullanarak görüntüleme sırasında oluşan hataları da tespit ediyor ve bu görsel hataları da ortadan kaldırıyor. Orion Nebulası’nın 2013 tarihli görüntüsünün Caltech gökbilimcileri tarafından renklendirilme süreci yukarıda yer alan GIF’te görülebiliyor.
Caltech gökbilimcileri, NASA tarafından elde edilen görüntüleri en doğru şekilde düzenleyebilmek için çoğu zaman birden fazla uzay teleskobundan elde edilen görüntüleri bir araya getiriyorlar. Örneğin yukarıdaki resimde görülen Sombrero Galaksisi’nin son halini (sağdaki görüntü) ortaya çıkarabilmek için, hem Spitzer Uzay Teleskobu tarafından elde edilen görüntü (solda) hem de Hubble Uzay Teleskobu tarafından elde edilen görüntü (orta) kullanılmış.