Ofislerden Kurtulma Zamanı Gelmedi Mi?
Sadece on yıl kadar önce, bir ofis sahibi olmak normal ve gerekliydi, belki de bir kabin ya da açık ofis sistemi işimizi görüyordu. Ancak, teknoloji ve işimize her yerden ulaşmamızı sağlayan internet bağlantısı ile şirketlerin başarısı için artık ofisler gerekli diyebilir miyiz?
Çalışanlar evlerinden, kahve dükkânlarından hatta dünyanın hemen heryerine seyahat ederken bile ofise hiç gerek duymadan işlerini yapabiliyor. 2013 yılında Regus Global Ekonomik Göstergeleri, 90 ülkede 26 bin yöneticinin %48’inin haftanın en az yarısında iş yerinden uzakta çalıştığını ortaya koydu. Ofislerin destekçileri, sohbetin ve ara vermenin iyi olduğu konusunda argümanlar ortaya koyuyor; Sonuçta, hepimiz bir arada çalışmak için ofise geliyoruz. Tüm bunlara ek olarak araştırmalara göre beynimiz, ofislerin fikir alışverişinde kapsayıcı ve ortak hedefleri gerçekleştirmede en uygun ortam olduğu düşüncesiyle yıkanmış oysa ofis ortamı mahremiyet alanı azlığı ve işle ilgisiz sohbetler sebebiyle verim düşüklüğüne sebep oluyor.
Birçok ofis, eski New York belediye başkanı Michael Bloomberg’in uyguladığı gibi, şeffaflık ve adalete teşvik için açık ofis şeklinde tasarlanıyor, güvenlik görevlilerine ihtiyaç duyulmuyor ve çalışan veya yöneticilerle tanışmadan önce randevu almak gereksiz hale geliyor. Erişilebilirlik ve yaklaşım açısından güzel görünüyor fakat bu erişim gerçekte ne anlama geliyor? Araştırmalara göre bu yeni ofis tasarımı, yeni bir fikir ortaya çıkarmaya çalışan ya da teslim tarihine iş yetiştirmeye çalışan meşgul kişiler için daha çok kesintiye sebep oluyor.
Tüm bunlara göz önünde bulundurularak geliştirilen yeni araştırmalar şunu gösteriyor: Ofisin dört duvar arasında bir mekan olması şart değil, 21. yüzyılda ofis sizin seçtiğiniz mekan olmalı.
İşinizi yaptığınızdan kesin olarak eminseniz onu nerede yaptığınızı neden umursuyorsunuz?