F. Kafka-Dönüşüm ve Çevre Algısı
Bir sabah yatağında böcek olarak uyanan Gregor Samsa, bilinci ve isteği dışında gerçekleşen bu dönüşümü bir türlü kabullenemez. Ailesi ve patronu ise kısa bir şaşkınlığın ardından bu duruma alışırlar. Ama böcek olmakla alışageldiği şeylerden koparak yepyeni bir konumda olan Gregor Samsa, o güne kadar sürdürdüğü yaşama da, çevresindekilere de bambaşka bir gözle bakacaktır.
Eserin genelinde şiddetle gönderme yapılan ‘sistem’in , rutin bir hayat döngüsü içerisine hapsettiği Gregor, çevresinden fiziksel, sosyal ya da psikolojik anlamda fayda edinmek bir yana dursun kendisi hep istismar edilen taraf olmuştur. Kahramanımızın insanlarla olan ilişkilerine baktığımızda kendisine en yakın sosyal çevre olan ailesinin Gregor’a karşı tutumunun hiç de iç açıcı olmadığını görürüz. Borçlarını üzerine yıkmış bir babadan dolayı sürekli çalışmak zorunda olması, bunun doğal sonucu olarak acımasız patronu tarafından yıpratılması ve çalışması karşılığında kazandığın tüm varlığın kendisi için bir yarar sağlamaması, bütün bu süreçte de annesi ve kız kardeşinden destek görmemesi Gregor’u psikolojik olarak olumsuz etkiler.
Kafka, her şeyin çıkar üzerine kurulduğu ve insanın insan olmaktan çıkartılarak hiçleştirilmeye çalışıldığı bir dönemin tam ortasında, insanoğlunun bu değişimini çarpıcı bir şekilde fiziksel başkalaşımla somutlamaktadır. Elbette okurken, onunla aynı odaya kapatılmış ve onun gözünden dışa bakıyor, kulak kabartıyor olsak da, bir yandan da odadaki böceğin buradan kurtulma, hareket etme, sesini duyurma hatta bir an evvel kalkıp işine yetişme vb. kaygılarına eşlik eden iç (psikolojik) ve dış (fiziksel) süreçleri, gerçekte süreç izlenimi veren kaygı ve yetersizlik durumlarını, yazarın yine böcek üzerinden -onun algı ve bilinci aracılığıyla- izlemek durumundayız.
Böcek-Gregor, dış dünyayı (salonu, orada konuşulanları) görsel ve işitsel yollardan algılamaktadır. Ancak sadece böcek için değil, okur için de, Kafka aileyi, böceğin duyduğu seslerle, akustik araçlarla çizer. Bu dış sesler genellikle dışarıdakilerin içeriye karşı geliştirdikleri tavır ve tutumun, yaşadıkları duygusal hallerin anlatıcısı işlevini taşırlar.
Aslında Dönüşüm, Kafka’nın babasının sonsuz iktidarına karşı yazmış olduğu bir öyküdür. Babanın karakteri, yani Gregor Samsa’yı bir parazit ve bir böcek olarak görmesinden şikayet etmektedir. Gregor’un yeniden ‘insan’ olmasından ümit kesildiğinde kız kardeşinin söyledikleri bu durumu daha da vurgular: ‘Buradan gitmeli.. Tek çare bu baba. Ama onun Gregor olduğu düşüncesini kafandan atman gerek. Bizim asıl felaketimiz bunca zaman bu düşünceye inanmış olmamız. Fakat o nasıl Gregor olabilir ki? Gregor olsaydı eğer, insanların böyle bir hayvanla birlikte yaşamalarının olanaksızlığını çoktan anlar ve kendiliğinden çıkıp giderdi..’ Burada betimlenen hayvan aslında olağanlıklara boyun eğmesi gereken insandır.
Kafka, dönüşümü insanın kapana kısılmışlığıyla, başka bireyler ya da topluluklar altında ezilmişliğiyle ve kendi yaşamından bağlantılarla ustaca kaleme alır.