İki Mimar | “Başarının sırrı keyif aldığınız işlerde yer almaktan geçer.”

0 6.518

01-suha_afacanberkay_sesen

Bize biraz kendinizde ve ofisinizin kuruluş hikâyesinden bahseder misiniz?

S.A. : 2010 yılında Berkay Şeşen ve Süha Afacan tarafından kuruldu. ODTÜ Şehir Bölge Planlama bölümü ile başlayan birlikteliğimiz daha sonra Mimarlık bölümüne yatay geçiş yapmamızla devam etti ve okul hayatı boyunca sıkı bir dostluğa dönüştü. Üniversite sonrasında, bir süre her ikimiz de farklı profesyonel firmalarda çalıştık. Nihayetinde her zaman aklımızda olan birlikte bir şeyler oluşturma fikri İki Mimar ile hayata geçti .

B.Ş. : Süha’yla ODTÜ’de başlayan birlikteliğimiz mezuniyetimizden 8 sene sonra İki Mimar’ı kurmamızla devam ediyor. 8 senelik süreç her ikimiz için de masanın diğer tarafında olabilmenin ve aslında ihtiyacımız olan tecrübe ve zamanın kazanılmasıydı.

Mimarlık/ iç mimarlık eğitimi almadan önce veya sonrasında farklı bir meslek düşünceniz oldu mu ?

B. Ş. : Mimarlık eğitimi almamın ne öncesinde ne de sonrasında farklı bir meslek düşüncem olmadı.

S.A. :  Tasarım her zaman içinde yer almak istediğim ve kendimi yakın hissettiğim bir konuydu. Bu yüzden hep mimarlık ve endüstriyel ürün tasarımı konusunda çalışmak istemişimdir.

03-_mg_9063

Ofisiniz ismi ve ofis felsefeniz hakkında neler söylemek istersiniz?

B.Ş. : İki Mimar ismi net ve yalın. Bununla ilgili hoş bir söz de var “One is great, two is company” Birlikteliğimizi simgeleyen en doğru isim buydu. Ana felsefemiz her zaman keyif alacağımız işlerin içinde olmak oldu. Keyifsiz ve isteksiz yapılan her iş sonunda başarısız oluyor. Detaylar bizim için çok önemli. Yeri geliyor günlerce küçük bir detayı tartıştığımız oluyor. Her bir küçük detay bir araya geldiğinde ortaya çıkan sonuç kullanıcıyı her zaman mutlu ediyor.

S.A. : İsim konusu en çok düşündüğümüz konulardan biriydi. Bir çok alternatif üzerinde durduk, insanların yorumlarını ve tepkilerini aldık. İşin özünde 2 mimar bir araya gelip bir ofis kuruyordu. İki Mimar bizi ve işimizi anlatıyordu. Sade ve samimi olduğunu düşünüp İki Mimar’da karar kıldık. Her ikimizde işimizi gerçekten severek yapıyoruz. Bu çok önemli, dolayısıyla yaptığımız işten keyif almak ve keyif alabileceğimiz işlerin içinde yer almak bizim açımızdan büyük önem arz ediyor. İster proje ister uygulama olsun işin en ince ayrıntısına kadar girip istediğimiz tasarımı oluşturabilmek, bu süreci yaşamak bizi mutlu ediyor. Ticari kaygı her zaman ikinci planda kalıyor.

Ekibinizde kaç kişi yer almaktadır? İş bölümünü neye göre ayarlamaktasınız?

S.A. : Ekibimizde 4 mimar, 2 iç mimar, 1 görselleştirme uzmanı, 1 ofis asistanı, 1 mali işler sorumlusu, 1 şantiye koordinatörü ve 6 şantiye personeli bulunuyor. Zaman zaman bu sayı çok daha yukarılara çıkıyor. İşin niteliğine ve ekibin kişisel becerilerine göre iş paylaşımını yapıyoruz. Bazen sıkışık süreçlerde aynı işe bütün ekip olarak odaklanabiliyoruz. Son zamanlarda ofisteki tasarım ekibimizin birçoğunu şantiyelerimizde görevlendirdik. Projelerdeki çeşitlilik ve görev değişiklikleri hem çalışma arkadaşlarımız için hem de bizim açımızdan daha motive edici oluyor.

05-_mg_9194 04-_mg_9190

Yeni bir projeye başladığınızda nasıl bir süreç izlenmektesiniz?

B.Ş. : Aslında her proje kendi içinde farklı bir süreç gerektiriyor. Proje parametreleri süreci de değiştiriyor. Tasarım veya uygulama olması da birçok şeyin farklı ilerlemesine sebep oluyor. Müşteriyi doğru anlamak, kendi tasarım ve uygulama anlayışımızı müşteri istekleriyle bütünleştirmek bazen çok kısa bir zaman alırken, bazen projenin sonuna kadar devam eden bir süreç olabiliyor. Bizim için en önemlisi proje tamamlandığında her iki tarafın da isteklerini ve kişiliğini yansıtabiliyor olmasıdır.

S.A. : Yeni bir projeye başlarken öncelikle müşteri isteklerini anlamaya ve müşterimizi tanımaya odaklanıyoruz. Proje ile ilgili araştırmalar yapıyoruz. Kimi zaman mekânın/arazinin kendisinde bulduğumuz bir potansiyele, kimi zaman işlevine bazen ise işin kurgusuna yoğunlaşıp temel tasarım kriterimizi oluşturuyoruz. Süreç içinde farklı alternatifler üretip sonunda kendimizi en iyi ifade ettiğimiz, tasarım ve kullanımı optimize ettiğimiz çözüm üzerinde ilerliyoruz.

Tasarım da en önemli kriter veya kriterler nedir? Günümüzde tasarım süreci tamamen bilgisayar ile bütünleşti fikrine katılıyor musunuz? Ofisinizde el çiziminin kullanıldığı bir alan bulunmakta mıdır?

B.Ş. : Benim için altlığı doğru hazırlanmış, net ve özgün olan her tasarım başarılıdır. Sonuçta bizim işimizin her ne kadar bir kısmı matematik olsa da, önemli bir kısmını sanatsal taraf oluşturuyor. Bu da aslında ortaya çıkan ürünün göreceli olmasına sebebiyet veriyor. Üniversitedeki ilk tasarım hocamızın bize önemle anlattığı ve halen bugün bile tasarım sürecinde en önem verdiğim kriter; her tasarımın iyi düşünülmüş matematiksel bir altyapıya sahip olma zorunluluğudur. Bundan sonrası tasarımcının yaratıcılığına ve işin gerekliliğine göre şekilleniyor. Bilgisayar tasarımın uygulama ayağını kolaylaştıran bir araç aslında. Bir de tabii teknolojinin kullanımıyla sunum teknikleri geliştirildi. Ancak tasarım süreci her anında el çizimlerini gerektiriyor. Yapılan bir skeç tüm tasarımın başlangıcını oluşturabiliyor. Biz hem sunumlarda hem tasarım aşamasında ofis olarak el çizimine çok değer veriyoruz. Şantiyede dahi sahadaki ustaya el ile çizerek tarifleyeceğiniz bir detay hiç bir şeyin yerini tutmaz.

S.A. : Bana göre tasarımdaki en önemli kriterlerimizden biri genel konseptten en küçük detaya kadar işin tamamında mimari ve/veya iç mimari bir bütün oluşturabilmektir. Tasarımın kendi içinde tutarlı olması ve probleme optimum çözüm oluşturması önemli ölçütlerden bir diğeridir. Bunun için başlangıçta tüm verilerin ( çevre, arazi, mekân, sosyal yapı, kullanıcı, yaşam vb.) çok iyi değerlendirilip rafine edilmesi gerekiyor. Sonrasında ortaya çıkan bu sentezler ışığında oluşturulan tasarım konseptinin en iyi hangi malzeme, ışık veya detaylarla bir araya getirileceği önem arz ediyor. Günümüzde bilgisayar bize inanılmaz sunum teknikleri ve çözümler sağlıyor. Bu her geçen gün daha farklı ve yeni tekniklerle karşımıza çıkıyor. Ancak ben her ne program veya yazılım olursa olsun tasarımın bir kalem ve kâğıt ile başlaması gerektiğine inanıyorum. Özellikle ben tasarım açısından el çiziminin önemine ve çizim yaparken hissettirdiği duyguya çok değer veriyorum. El çizimi ile kendimi daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Bu yüzden ofisteki arkadaşlarımızı da bu konuda olabildiğince cesaretlendirmeye çalışıyoruz.

Mimarlık ve iç mimarlık mesleklerinin ülkemizde gerekli ilgiliyi görebiliyor mu? Bu mesleği tercih eden genç meslektaşlarınıza ne söylemek istersiniz?

S.A. : Geçmiş yıllara göre hem mimarlığın hem de iç mimarlığın Türkiye’de daha çok ilgi görmeye başladığını düşünüyorum. Tasarım konusu insanların hayatında birçok alanda daha fazla yer bulmaya başladı. Dolayısıyla mimar ve iç mimarlara olan talep artış gösteriyor.

B.Ş. : Her iki mesleğin de gerekli ilgiyi fazlasıyla gördüğünü düşünüyorum. Artık ülkemizde insanlar yaşam alanlarını oluştururken bir mimar veya iç mimarla çalışma ihtiyacını hissediyorlar.

Sizce ’’İş alabilmek için çevre olmadan olmaz ‘’ algısı hangi ölçüde geçerlidir? İlk işinizi nasıl almıştınız ve süreci nasıl yönetmiştiniz?

S.A. : Mimarlık ortamında “çevrenin” iş alma konusunda önemli etmenlerden biri olduğunu düşünüyorum. Ancak bunun da bir süreç olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Süreç içinde yapılan işler çevre oluşumu bakımında önem arz ediyor. Çevre ve önceden yapılan işler bizim sektörde iş geliştirme potansiyelimizi oluşturuyor. Biz İki Mimar olarak birçok işimize daha önce yaptığımız işlerimizin bir referansı sonucunda ulaşıyoruz.

 B.Ş. :  Her işte olduğu gibi bizim işimizde de çevre önemli. Ancak çevreden çok verdiğiniz hizmetin kalitesi bizce daha değerli. Başarıyla sonuçlanmış her iş beraberinde yeni bir işe vesile oluyor.

S.A. : İlk işimiz bir otel projesiydi. Bir arkadaşımız vasıtasıyla işveren ile görüştük, isteklerini öğrendik. Henüz çok yeni bir firma olduğumuz için işveren bizden ön bir konsept çalışma yapmamızı istedi. Kısa sürede iyi bir konsept tasarım oluşturup sunduk ve beğenildi. İşe olan isteğimiz ve tasarımımız işi almamızdaki en önemli etken oldu. Sonrasında işin başından sonuna kadar sürecin her noktasında yer aldık.

Bizimle paylaşmak üzere, seçmenizi istesek en farklı projeniz veya projeleriniz nelerdir?

B.Ş. : Önem verdiğimiz konulardan biri de kendimizi olabildiğince tekrarlamamaktır. Aksi takdirde bir süre sonra aynı ürünü üreten bir fabrika haline geliyorsunuz. Bizim için her projemiz kendi içinde özgün ve farklı olmalı gerçeğini barındırıyor.

S.A. : İç mekân olarak; ilk yıllarımızda yaptığımız “Clinique 312” en keyif aldığımız projelerden birisidir. 3 farklı diş hekimini bir araya getiren bir kliniğe hem bir isim verdik, hem de bir karakter kattık.

Mimari olarak ise geçtiğimiz yıl yurt dışında davetli bir yarışma ile katılıp 1. olarak seçildiğimiz “Karma Kullanım Projesi” bizi çok heyecanlandırdı. Bu projede zorlu bir tasarım ve çalışma süreci geçirdik. Ancak sonunda ortaya çıkan ürün bizim açımızdan çok tatmin edici oldu.

 

009 001 002 003 004 005 006 007

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.