Doğan METE: “Biz Bir Projeden Öte Bir Eser Bıraktığımıza İnanıyoruz ve Bu Ağırlığı da Her Zaman Taşımaya Çalışıyoruz.”
DM Mimarlık kurucusu, Mimar Doğan METE İstanbul Render sponsorluğunda söyleşi konuğumuz oldu ve sorularımızı cevapladı.
Doğan Bey bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
2005 yılında Haliç Üniversitesi Mimarlık Bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan hemen sonra ailemin ticaret yaptığı, tarihi yarımada bölgesinde ufak bir mimari proje ofisi açtım. O dönemde daha çok otel ve konaklama projeleri konusunda uzmanlaşmaya çalıştım. 2013 yılında farklı bir sektörde faaliyette bulundum fakat bu sürede çok yoğun olmasa da mimarlık üzerine çalışmalarıma devam ettim. 2016 yılından itibaren ofis ve klinik konusunda uzmanlaşmamızı sağlayan projelere imza atmaya başladık ve o günden bu yana mekan tasarımı, proje ve uygulama safhalarının tümünde profesyonel olarak bulunmaya devam ediyoruz.
Ekip yapınızdan bahseder misiniz bize? Kaç kişi yer alıyor bu ekipte?
Ekibimiz toplamda 10 kişiden oluşuyor. 2019 yılına kadar daha küçük bir ekip ile proje ve uygulama üzerine çalıştık fakat daha sonra departmanlarımızı proje, tasarım, uygulama ve muhasebe olarak ayırma kararı aldık. Son 2 yıldır bu çalışma prensibi ile projeler üretmeye devam ediyoruz.
Ofisinizin felsefesini öğrenebilir miyiz?
Ofisimizin felsefesi ebetteki öncelikle müşterilerimizi memnun etmek hedefi üzerine kurulu. Buna paralel olarak da iyi ve kaliteli projeler ortaya çıkartmak olmazsa olmazımız. Biz bir projeden öte bir eser bıraktığımıza inanıyoruz ve bu ağırlığı da her zaman taşımaya çalışıyoruz.
İşinizin zorlukları ve güzelliklerine değinecek olursak bu konuda neler söylemek istersiniz?
Aslında mimarlık mesleği hayal gücü kuvvetli olan insanlar için bir avantaj ve her zorlukta bile işinizi iyi yapıyorsanız bunun güzelliğini içinizde hissedebilirsiniz. Her işte olduğu kadar bizim mesleğimizde de zorluklar mevcut. Müşterinin uygulama tamamlanana kadar aslında tam olarak kendisini ifade edememesi ve mimarın tabiri caizse müşterinin hayat tarzına göre projeyi şekillendirmeye çalışması en sık karşılaşılan sorunlardan biri. Modern çizgide bir proje istediğini dile getiren bir müşteri aslında klasik tarzı seviyor olabilir. Bu tamamen sizin karşınızdaki kişiyi ne kadar iyi tanıyabildiğiniz, beklentilerini ne kadar iyi anlayabildiğiniz konusu ilgili bir durum. Proje süreçleri ne kadar zorlu geçerse geçsin bir işi teslim ettiğimizde müşterimizden ‘çok güzel oldu’ cümlesini duymak bizim için işin en keyif veren yanı.
Türkiye’de iç mimarlığa bakış nasıl, iç mimari proje bilinci işverenlerde var mı sizce?
Türkiye’de iç mimarlık bence oldukça kolay ve bir o kadar da zor mesleklerden biri çünkü maalesef insanlar sizin işinizin kalitesini, proje sürecinin önemini bilmiyorlar. Kıyaslama ancak sizin işinizden çok daha kalitesiz bir iş ortaya çıktığı zaman yapılabiliyor. Benim bir tezim var, doktorun rakibi başka bir doktor, avukatın rakibi yine başka bir avukat ama maalesef mimarın, iç mimarın rakibi bizim ekiplerimizde çalıştırdığımız ustalarımız. İnsanlar bir işi vermeden önce işin detaylarına hakim olmadıkları için fiyat ve iş kıyaslamasını bir mimarlık firmasındansa bir usta ekibi ile yapıyorlar ve ne yazık ki işin sonunda hüsran ile karşılaşınca iç mimarlara veya mimarlara başvuruyorlar. O yüzden de bunun bedeli hem maddi hem de manevi olarak ağır oluyor. Umuyorum bir gün Türkiye’de mimarlık mesleğinin ve tam anlamıyla mimari projenin değeri anlaşılacaktır.
Covid-19 süresi sizi ve çalışmalarınızı veya mimarlık ortamını nasıl etkiledi? Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak mı?
Biz Covid-19 süresince hiç durmadık. Çalışma arkadaşlarımla onları mağdur edecek bir pozisyona girmemek adına gerekli önlemlerimizi alıp, çalışmaya devam ettik. Bu dönemde kendi içimizdeki eksiklerimizi tamamlamaya çalıştık.
Uygulama projesi yapılması gereken yerlerde mimarlık işi akışının çok değişeceğini düşünmüyorum. Ama bu dönemde büyük şirketlerde şunu gördük, insanlar online çalışma yapabileceklerini gördü ve şirketlerini buna göre entegre etmeye başladılar.
Online çalışamayan ofislerin ise 100-200 kişilik ana ofis mantığından uzaklaşıp, 30-50 kişilik operasyonların rahatça yönetileceği, şehrin farklı lokasyonlarında ufak ofislere yöneldiğini görüyoruz.
Sizin için en özel veya önemli proje hangi projenizdir?
Yaptığımız her proje bizim için özel ve değerli fakat Sportoteam Omurga Sağlığı Merkezi projesi bizim için tüm koordinasyonları bir arada topladığı için çok özeldir. İçerisinde fizik tedavi bölümünün, Pilates ve kişiye özel eğitmen eşliğinde çalışma yapılabilecek alanın, aynı zamanda çalışma ofislerinin, muayenehanelerin ve müdahale odalarının yer alması bizi projenin her aşamasında heyecanlandırmıştı. Aynı şekilde, teslimden sonraki yorumlar da bizi hep mutlu etmekte.
İşleriniz arasında muayenehane bölümü dikkat çekiyor, bu gibi özel mekanların tasarlanıyor olması bile güzel. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Son 5 yıldır, klinik ve özel muayenehanelerde ciddi bir artış söz konusu. Özellikle Plastik Cerrahi, Kulak Burun Boğaz ve Dermatoloji gibi alanlarda bu tarz çalışmalar yapıldığını görüyoruz ve izliyoruz. Biz kendimizi bu alanda Türkiye’deki uzman mimar, iç mimarlar arasında görüyoruz. Zaten bu konuda uzmanlığı olan çok sayıda iç mimar veya mimarımız yok. Bizim 60’ın üzerinde alanında uzman doktor referansımız bulunmakta. Hala da bu alanda proje üretmeye ve uygulamaya devam ediyoruz. Bu konuda uzmanlaşmamızın temel sebebinin öncelikle Sağlık Yönetmeliği’ne hakim olmamızdan ve mekanları hem doktor hem de hasta gözünden analiz edebilmemizden kaynaklandığını düşünüyorum. Ayrıca tüm mekanlarda olduğu gibi doktor muayenehanelerinin de özel olması gerektiği kanaatindeyim.
Peki, meslek hayatım boyunca mutlaka bir …(alışveriş merkezi, okul, bar) tasarlamalıyım dediğiniz bir mekân tasarımı veya yapı tasarımı var mıdır?
Umuyorum bir hamam projesine imza atarım 😊
Mimarlık mesleği ve kişinin karakteri konusuna nasıl bakıyorsunuz, sizce meslekte başarı için yetenek ve bilgiden bağımsız olarak karakter ne kadar önemli? Bir mimar için olmazsa olmaz özellikler nelerdir?
Mimarlık sadece proje çizmek veya sadece şantiye yönetmekle alakalı bir meslek değildir. Mimarın bir vizyonu olmak zorundadır. Aksi takdirde kayda değer bir şey üretemezsiniz. Bunun yanı sıra, hem müşteri ile hem de birlikte çalıştırdığı ekip arkadaşları ile iletişimi mimarı başarılı yapan etkenlerden bir tanesidir. Aynı zamanda, mimarın kesinlikle müşteri hakkını gözetmesi gerekmektedir. Bahsettiğim bu olgu mimarın kazancının bile önüne geçmek zorundadır.
Diğer tarafta, mimar hayatın içinde etkin olmak zorundadır çünkü yapı ile insan arasındaki köprüyü inşa eder. O köprü ne kadar sağlam olursa hem gelecek nesillere, hem de günümüz insanına o kadar kolay ve eksiksiz ulaşılır.
Kariyerini şekillendirme aşamasında olan genç mimar ve mimar adaylarına neler söylemek istersiniz?
Vincent van Gogh kardeşi Theo’ya yazdığı bir mektupta şöyle der;
Elden geldiği kadar çok sevmeliyiz çünkü asıl güç sevgidedir, çok seven adam büyük işler görür, büyük işler görebilecek güçtedir ve sevgiyle yapılmış iş iyi yapılmış iştir.
Yaptıkları işi tüm zorluklarına rağmen sevsinler ve kesinlikle kendi alanında uzman bir mimarlık veya iç mimarlık firmasında 2-3 sene dirsek çürütsünler çünkü asıl mimarlık üniversite eğitiminden sonra öğreniliyor.
Katılımınız için çok teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.