Bitmemiş Yapılar
Joseph Kennedy, ”permanently unfinished” bu kendi çektiği fotoğraf serisinde belgelediği yapılar, birçok şeye tanıklık edip,veri sunuyor aslında. Büyümeye, gelişmeye yönelik yapılan müdahalelerin aslında büyüdükçe kentsel büyük bir çürümenin de öncüsü olduğunu söyleyebilmek adına bu serideki fotoğraflar yardımcı olabiliyor diyebiliriz.
Şehir hayatında özellikle büyük şehirlerimizde doğanın kendine ait güzelliğine, ağaçlara, hayvanlara odaklanabileceğimiz alanlar o kadar kısıtlı ki ve gün geçtikçe de daha fazla kısıtlanıyor. Her geçen gün yığınla yükselene betonarme binalardan ölçeklerimiz şaşıyor, algımız kayıyor, doğayı, hayvanları bu sıkıştırılmış dünyamızda elbette unutuyoruz. Ama buna direnen yerlerde mevcut halen daha hem ülkemizde hem dünyada. Bunlardan birisi Galapagos Adaları. Galapagos Adaları’na giden ziyaretçilerin çoğu kendini doğaya, hayvanlara adanın egzotik havasına kendini kaptırabiliyor. Çünkü; herhangi bir kentsel alanın varlığı, adanın öne çıkarılan turistik kimliğine yönelik bir müdahale, bir çelişki olarak görülüyor.
İstanbul’un bazı mahallelerine de yakın zamana dek hakim olan bu doku, zamanla apartmanlaşılabilir öngörüsüyle inşa edilen tek katlı gecekondular, açıkta bırakılan filizler ve bu filizlerin üzerine eklemlenen örtülerle yaratılan geçici kullanım alanlarından oluşuyor. Adanın tipolojisi yapımla söküm arasında bir yerde asılı duruyor. TOKİ öncesi dönemden kendi kendi kentlerimizde de tanıdık olduğumuz bu yapıların her biri, Joseph Kennedy’nin fotoğraflarında birer anıta dönüşüyor.
Joseph Kennedy, ”permanently unfinished” bu kendi çektiği fotoğraf serisinde belgelediği yapılar, birçok şeye tanıklık edip,veri sunuyor aslında. Büyümeye, gelişmeye yönelik yapılan müdahalelerin aslında büyüdükçe kentsel büyük bir çürümenin de öncüsü olduğunu söyleyebilmek adına bu serideki fotoğraflar yardımcı olabiliyor diyebiliriz. Bölgede incelenen 1253 yapıdan 906’sının ”çoğunlukla” tamamlandığı, 207’sinin yarım kaldığı görülebiliyor.