ATÖLYE İstanbul
ATÖLYE Labs, İstanbul Tarihi Bira Fabrikası’nda bulunan ortak çalışma alanı ATÖLYE İstanbul’un tasarımını anlatıyor:
Disiplinlerarası tasarım ve inovasyon, günümüzdeki çoğu iş modeli için, bir lüksten çok, bir gereksinim olmuş durumda. Bu bağlamda, büyük şirketler hızlı prototip geliştirmek adına Ar-Ge laboratuvarları açarken, bireyler de kurumsal hayatın dışında, kendi hayallerini girişime dönüştürebilecekleri bir yol haritası arıyorlar. Dünyada artık farklılaşmanın yolu, ölçekten bağımsız sistem tasarımı üzerinden gelişirken, bu tip sürecleri destekleyen altyapılar ancak yeni yeni filizlenebiliyor. İnkubatörler, hızlandırıcılar, hackerspace’ler, makerspace’ler ve ortak çalışma alanları da bu altyapı gamının farklı tipolojileri. Tüm bu yapıların ortak hedefi ise, disiplinlerarası ve yaratıcılığı destekleyen bir formatta, yeni fikirlerin filizlenmesine aracı olmak.
Türkiye’de ise fikrini gerçekleştirmek isteyen, tasarım veya teknoloji alanına odaklanan girişimci için birçok engel bulunmakta. Güven endeksinin düşük olduğu bir profesyonel çevre, İstanbul özelinde kaynaklara ulaşıma dair merkeziyet problemi, işbirliği kültürünün eğitim sisteminde arka planda kalması ve kaotik bir sosyo-ekonomik düzenden kaynaklanan kısa dönemli ticari kaygılar, girişimcinin önüne ciddi engeller oluşturmakta. Büyük resimde, kendine uygun bir çalışma ortamı sağlayamayan genç yetenekler, yaratıcılığı kısıtlayan iş kollarında çalışmak zorunda kalıyor. Bir yandan da şirketler, açık kaynak tasarımın gittikçe yayıldığı bir global konjönktürde, tekil ve izole halde yenilikçi projelere imza atmaya çalışıyorlar. Son olarak, tüketim kültürünün içinde boğulmuş bireyler için, okul sonrası dönemde hem fiziksel hem de dijital alanlarda üretim yapıp kendini geliştirebileceği alanlar konusunda ciddi eksikler mevcut.
ATÖLYE İstanbul, işte tam bu global gelişmeler ve yerel ihtiyaçlar çerçevesinde çözüm üreten bir ortak etkileşim ve yaratıcılık platformu ve bir sosyal girişim projesi. Farklı fikirlerin ve inovatif keşiflerin İstanbul merkezli olarak hayata geçebilmesi adına, yaklaşık üç sene süren bir global araştırma, çalıştaylar, ‘‘beta mekan” kurulumu ve en önemlisi disiplinlerarası bir topluluk oluşturma sürecinin ardından, Ekim 2015 itibariyle, Tarihi Bira Fabrikası’nda, faaliyete geçmiş durumda.
ATÖLYE İstanbul’da, yaklaşık 700 m2’lik bir alanda, ortak çalışma, üretim, prototipleme, sergileme, ve öğrenme gibi farklı kullanım senaryolarına hizmet eden ve birbirinin varlığını karşılıklı besleyen esnek alanlar bulunmakta. Projenin uzun vadeli hedefleri, güçlü bir çekirdek topluluğun etrafında, organizasyon kurgusunun aracı olduğu birçok projenin yeşerip ticari, sanatsal ve toplumsal fayda bakımından özgün bir yol sergilemesi olacaktır.
Tasarım bağlamında, proje sürecinde dört ana strateji üzerinden ilerlendi:
- Hassas bir açık plan yerleşimi: Görsel olarak açık ve ferah bir mekansal kurgu, projenin ana hedeflerinden biri olmakla beraber, kullanıcı odaklı tasarım prensipleri, çalıştaylar ve prototipleme vesilesi ile plan yerleşimi ve mobilya tasarımı konusunda birçok tasarım detayı, projeyi yönlendirdi. Spesifik olarak, mekansal kullanımda ses kaynaklarına göre yerleşim düzeni, gürültü kaynağı olabilecek mutfak alanının, kütüphane modülleri ile izole edilmesi, var olan yankıyı azaltmak için optimize şekilde yerleştirilmiş keçe yüzeyler ve tekerlekli modüler sistemler, çalışma alanının hem transparan hem de verimli şekilde kullanılabilmesini sağladı.
- Yüksek performanslı altyapı: Hareket eden akustik duvarlar, gerçek zamanlı enerji tüketimi takip sistemi, yerden ısıtma sistemi, açık tava sistemi, geri sarmalı makaralı prizler, açık tavan sistemindeki çıplak kirişler, yüksek taşıyıcı özellikli çelik karkas askı sistemi, sahne arkası yüksek volümlü hemzemin depo ve senaryolu ayarlanabilir aydınlatmalar, projeyi tek bir plan üzerinden okumak yerine, birçok kurgunun oluşup, birçok hikayenin gerçekleşebileceği sürdürülebilir ve esnek platforma dönüştürdü.
- Özel üretim mobilyalar: Tasarım ekibi, CNVS isimli yeni nesil bir mobilya markasını, mimari tasarıma paralel şekilde geliştirerek, çoğu yenilikçi çalışma ve eğitim kurumlarının ihtiyacı olan, modüler, doğal ve yalın sistemler adına yeni bir çözüm sunmuş oldu. Yaklaşık 15 adet farklı masa, depolama ve separatör sistemi, yerel tedarikçiler ve şehir içi zanaatkarlar ile yakından çalışılarak tasarlandı. FSC onaylı kontrplak, geri dönüştürülmüş OSB, doğal vernikli metal, genişletilmiş sac ve doğal keçe gibi malzemeler, ürünlerin malzeme gamını oluştururken, bu tip bir hareketli mobilya portfolyosu aynı zamanda tüm projenin mimari kimliğini en çok etkileyen öğe oldu.
- Yaşayan Tasarım: İnsanların kullandıkları mekanı kendi ihtiyaçlarına göre dönüştürmeleri hedeflenerek; kullanım sonrası değerlendirme anketleri, kullanıcılarla yapılan çalıştaylar ve üretim alanıyla bireyin kendi kendine öğrenmesine olanak veren sistem ile birlikte kullanım sonrası müdahaleleri mevcut yerleşime adapte etmek için bütçe ayrıldı. Tasarım ekibi, yarattıkları mekanın içinden çalışmaya devam ederek, sibernetik bir yaşayan tasarımın parçası oldular.
Büyük resimde, ATÖLYE İstanbul, yeni bir çalışma, üretim ve etkileşim kültürünün öncüsü olma vizyonu ile geliştirilmiş, halen filizlenmekte olan bir kültürel anlayışı, entegre bir mekansal tasarım ile vücut diline dönüştüren bir proje. Her büyük deney gibi, bu projenin de başarısı, uzun vadede geçeceği geri bildirim süreçlerine bağlı olacaktır. Zira proje ekibinin de benimsediği yeni nesil bir mimarlık anlayışı, insansız steril mekan fotoğraflarından çok, öğrenen ve evrilen sistemleri ön plana çıkartan yaklaşımları merkezine almaktadır.